Buenos Aires
Adı "Tango" ile birlikte anılan, Arjantin’in başkenti Buenos Aires (BA), São Paulo’dan sonra Güney Amerika‘nın ikinci büyük kenti. Nüfusu 15 milyon. Nüfusunun çoğunluğu İspanyol ve İtalyan kökenli. Fakat kentte; Musevi, Gürcü, Ermeni, Çinli ve Turcos (Türkler) denilen, Osmanlı döneminde Suriye, Lübnan gibi Ortadoğu Ülkelerinden gelen etnik gruplar da azımsanmayacak sayıda. Resmi dili İspanyolca. Zaten adı da İspanyolca "Güzel havalar" anlamına geliyor. Bu güzel kentte ilk dikkatinizi çeken, adına yakışır şekilde, geniş alanlar, büyük parklar, kocaman ağaçlar. Güzel binaları, hareketli ve renkli gece hayatıyla rengârenk bir kent.
1812'de, General Jose de San Martin’in özgürlüğüne kavuşturduğu Arjantin'in, II. Dünya Savaşı sırasında Nazilere yakınlığı nedeniyle diğer devletler ile ilişkileri zayıflamış; savaşın bitimine yakın, Müttefikler tarafında savaşa girince, dünya ile arası düzelmiş ve Birleşmiş Milletlere kabul edilmiş. Bugün Federal Cumhuriyet rejimiyle idare ediliyor. Bizden üç kat daha büyük ülkenin nüfusu, bizim yarımız kadar. Latin Amerika'nın, okur-yazar oranı, kitap okuyan sayısı en yüksek ülkesi.
Müzeleri, heykelleri, tiyatro ve konser salonları, kültür festivalleri ile tam bir kültür kenti olan Buenos Aires'te aynı zamanda moda defileleri, tenis turnuvaları, bisiklet ve koşu maratonları gibi spor organizasyonları yanı sıra jazz festivali, müzik festivalleri, dans festivalleri gibi müzik organizasyonları da yapılıyor.
Buneos Aires'in bu niteliklerine rağmen, halkının yüzü pek gülmüyor. Ekonomik krizlerden, enflasyon kıskacından uzun yıllardır kurtulamayan Arjantin, üzerinizde "Halkı mutsuz" izlenimi bırakıyor. Hep bir koşuşturma içinde olduklarından olsa gerek, toplu taşıma araçlarında insanlar çoğunlukla uyukluyor. Siz güzel vakit geçirirken onların bu mutsuz hali, yüreğinizi buruyor.
Görülecek yerler
Avenida de 9 Julio (9 Temmuz bulvarı)
Buenos Aires'in geniş alanları, meydanları var demiştik. 9 Temmuz Bulvarı, tam da bunu haklı çıkarırcasına yapılmış, dünyanın en geniş bulvarı. Caddenin genişliği 140 metre, uzunluğu 3 Km. Trafik 16 şerit üzerinden akıyor. Karşıdan karşıya tek ışıkla geçemezsiniz.
Meydanda dikkat çeken en önemli yapı, yüksekliği 67 metre olan ve meydanın orta yerinde yer alan "Buenos Aires dikilitaşı-obeliski". Kentin kuruluşunun 400. Yılı anısına dikilmiş. Dikilitaşın hemen yanı başında, 1936'da yapıldığında dünyanın en yüksek binası olan; "Kavanagh" binası var. Bugün hala modern mimarinin sembolü olarak gösteriliyor.
9 Temmuz Bulvarı
Meydanda dikkati çeken bir başka nokta; dikilitaş'ın tam karşısında yükselen Kamu İşleri Bakanlığı binası üzerindeki Eva Peron'un çelik profili. Bir diktatörün eşi nasıl oluyor da bugün bile bu kadar seviliyor diye şaşmamak elde değil.
Mayıs Meydanı (Plaza de Mayo)
Ülkenin bağımsızlığının ilan edildiği tarihi meydan, şehrin ortasında yer alıyor. Siyasi yaşamın merkezi olmuş meydan çevresinde, "Casa Rosada-Pembe Ev" olarak da bilinen hükümet binası, neo-klasik bir yapı olan Metropolitan Katedrali, sömürge döneminde İspanyol valilik binası olan "Cabildo" binası gibi kentin önemli ve tarihi binaları yer alıyor.
Pembe Ev denilen Casa Rosada (Başkanlık Binası), aslında; salonlularıyla, yağlı boya tablolarıyla, heykel ve büstlerle dolu odalarıyla, zengin dekorasyonu ile bir saray. İçinde müzesi, şapeli, palmiye ağaçlı bahçesi olan bir saray. Eva Peron’un ünlü balkon konuşmalarını yaptığı saray, İspanyolca veya İngilizce rehber eşliğinde, ücretsiz gezilebiliyor. Yanınızda kimlik götürmeyi unutmayın.
Sarayın önünde, Arjantin'in bağımsızlığını simgeleyen, Bağımsızlık Savaşı kahramanlarından, aynı zamanda Arjantin Bayrağını tasarlayan Manuel Belgrano'nun heykeli yer alıyor.
Casa de Rosada ve Pyramide de Mayo
Ortada yer alan "Piramide de Mayo" anıtı, Arjantin’in bağımsızlığını simgeliyor. Üzerindeki "Gracias Madres-Annelere Teşekkür" yazısı; cunta döneminde kaybolan çocukları için her perşembe günü meydanda toplanıp protesto yapan anneler için yazılmış.
Meydanda; neo-klasik tarzda yapılmış katedral, banka binaları, koloniyel dönemde valilik konutu olan "Cabildo", görülmeye değer diğer yerler.
Belediye binasını ile Kongre binasını bir birine bağlayan Avenida de Mayo bulvarı, harika kafeleri, tango yapan sokak dansçıları, canlı heykelleri ve güzel binalarıyla ile büyüleyici bir atmosfere sahip.
Teatro Colón (Kristof Kolomb Opera Binası)
İlk Teatro Colón, 1857 yılında yapılmış. Bu günkü bina ise 1890-1908 yılları arasında inşa edilmiş. Kristof Kolomb Opera Binası olarak da bilinen Teatro Colon, National Geographic tarafından dünyadaki en iyi üçüncü konser salonu seçilmiş. Akustik açıdan dünyadaki en iyi beş konser salonu arasında gösterilen opera binası, akustik uzmanı Leo Beranek'in uluslararası opera ve orkestra direktörleriyle düzenlediği ankette dünya birincisi seçilmiş.
Dış mimarisi kadar çarpıcı iç dekorasyonu olan tiyatronun ana salonu 2.478 kişilik kapasiteye sahip. Sahnesi; 35 metre genişliği, 34 metre derinliği, 48 metre yüksekliğ ile soluk kesiyor. Milan’da ki La Scala’dan esinlenilerek inşa edilen bina, 9 Temmuz Bulvarı üzerinde yer alıyor.
San Telmo Bölgesi
San Telmo, öteden beri adı şiddetle yan yana olmuş. Önceleri dok işçilerinin, duvar ustalarının yaşadığı bölge olarak adını duyurmuşken, sonraları BA'nın ilk sanayi bölgesi olmuş. Bugün ise daha çok kafeleri, antika mağazaları, restoranları, parkları ile turistik bir bölge olarak anılıyor. Fakat onu turistler için cazibe merkezi haline getiren asıl özelliği, bölgedeki Defensa Cadde üzerinde ve sokak aralarında, Pazar günleri 10:00-17:00 arası kurulan bitpazarıdır. Burada göreceğiniz sempatik insanların, şiddetle uzaktan yakından ilgisi olamaz diye düşünüyorsunuz. Bölgedeki koloniyel evler ayrı bir ilgi odağı.
Bitpazarları dünyanın her yerinde kuruluyor. Fakat San Telmo bitpazarı, diğerlerinden renkli görüntüleri ile ayrışıyor. El işi halılar, oyuncaklar, bebekler, el yapımı takılar arasında kendinizi kaybederken birden sokak ortasında, zarif hareketlerle tango gösterisi yapan bir çiftle karşılaşıyorsunuz. Seyretmeye doyamazken az ötede, Latin Amerika'ya özgü çeşitli müzik aletleri çalan sokak müzisyenleri ilginizi çekiyor. Bu güzel ortamda canlı heykeller, satıcılar, ressamlar arasında kendinizi kaybediyorsunuz.
Yorulduğunuzda kafelerinde keyifle soluklanırken, değişik kültürden insanları izlerken, geçirdiğiniz bu renkli, eğlenceli günün hiç bitmemesini isteyeceksiniz. Pazardan "Mate çayı" almanızı öneririm.
La Boca
San Telmo'dan sahile, güney-doğuya gittiğinizde, BA'nın 47 semtinin en ünlüsü, La Boca'ya ulaşırsınız. Bu bölge, Riachuelo-Nehri’nin, Río de la Plata’ya, namı-ı diğer River Plate'e açıldığı ağızda olduğundan buraya, İspanyolca "Ağız" demek olan "Boca" denilmiş. Eski limanın olduğu yerde bulunan Boca, renkli evleri ile turistlerin uğrak yeri.
XIX. yüzyılın ortalarında, uluslararası ticaretin gelişmesiyle hızla büyüyen Arjantin'e, İspanya ve İtalya'dan gelen göçmenlerin yaşadığı yer olan Boca, aslında şehrin yoksul bölgelerinden biri. İşçiler limanda çalışırken, hurda gemilerden, gemi atıklarından topladıkları eşyalarla evlerini, hatta sokaklarını yapmışlar. Sokak taşları bile, gemilerden toplanan ahşap malzeme. Bölgede turistlerin ilgisini en çok "Caminito" sokağı çekiyor. 1950'li yıllarda, bu bölgede yetişen, Arjantin’in ünlü sanatçılarından Benito Quinquela Martin, Caminito sokağında oturan göçmenleri toplayarak evlerini parlak renklere boyamaları için onları teşvik etmiş. Batık veya eski gemilerden toplanan saç ve atıklarla inşa edilen bu evler, tekne boyası ile alacalı-bulacalı renklerle boyanmış. O harap görünümlü evlerden, ortaya rengârenk görünümlü "Caminito" çıkmış.
Adını ünlü bir tango parçasından alan Caminito, anlamına yakışır şekilde her kafenin önündeki tango danslarıyla sizi çarpıyor. Sokağın açık hava müzesi ilan edilmesiyle, birçok sanatçı, stüdyolarını buraya kurmuş. Burada alışveriş yapabilir, kafelerinde dinlenirken ya da yemeğinizi y
Boca'da ayrıca birçok tango kulübü, İtalyan tarzı barlar, tavernalar, restoranlar, yerel hediyelik alışveriş yerleri de var. Buraya gelmişken Boca'nın, sarı-lacivert renklerle boyanmış " La Bombonera Stadı"nı da görebilirsiniz. Bizdekinin aksine, Boca juniors yoksul kesimin takımı. Ezeli rakipleri River plate, zenginlerin tuttuğu takım.
Puerto Modero Bölgesi
Arjantin’in kuruluş yıllarından itibaren hizmet veren, ilk liman Boca'nın kapasitesi yetersiz kalınca, Puerto Madero limanı yapılmış. Fakat Arjantin'in ve civar ülkelerin sahip olduğu potansiyele bir müddet sonra o da yetersiz kalınca üçüncü liman inşa edilmiş; "Puerto Nuevo-yeni liman." Puerto Madero bugün yat limanı olarak hizmet veriyor.
Puerto Madero dar bir kanalın etrafına kurulmuş bir yer. Kanalın üzerinde, şehir merkezi ile kanalın karşı tarafını birleştirmek için yapılmış birçok açılır-kapanır köprü bulunuyor. Puerto Madero yat limanı olarak kullanılmaya başlayınca haliyle bölgenin en prestijli ve pahalı bölgesi haline gelmiş.
Puerta Madero
Puerto Madero'da yeni ve modern mimariyle inşa edilmiş, estetik görünümlü gökdelenler; bugün birçok uluslararası şirketin yönetim merkezini barındırıyor. Bunların arasında kalan eski depoların restore edilmesiyle ortaya klasik ile modern mimarinin hoş bir birleşimi çıkmış. Çoğu "Loft tarzı" döşenmiş. Bu yapılar ev, otel, mağaza olarak kullanılırken, bazıları da iş yeri olarak kullanılıyor. Alt katları da kafe, restoran, bar, butik mağaza, sanat galerisi olarak kullanılıyor. Buradaki et restoranları çok ünlü olmakla beraber pahalı olduklarını unutmamak lazım. Eğer çok acıkmışsanız, "Chorimovil" denilen seyyar "Ekmek arası etçi"lerden karnınızı ucuza doyurabilirsiniz. Yerleri sabit olduğu için ben güvenerek almıştım.
Puente de la Mujer
Puerto Madero'nun bugün simgesi haline gelen "Puente de la Mujer - Kadın Köprüsü"nün mimarı, aynı zamanda Dublin'deki Samuel Beckett köprüsünü yapan Santiago Calatrava'dır. (Bakınız Dublin seyahatimin notları) Kanal üzerinde yedi köprü daha var. Kadınların Arjantin'e gelmesinden sonra büyük gelişme kaydetmesine hürmeten, bölgede birçok caddenin ve köprünün adına kadın adı verilmiş. Buna da hepsine atfen "Kadın Köprüsü" denilmiş.
Puente de la Mujer köprüsü, başlangıçta orijinal "Puerto Madero Projesi"nin dahil değilmiş. Puerto Madero için bir reklam kampanyası fikri gündeme geldiğinde yapılan analizde, bölgenin en büyük sorununun, bölge hakkında halkta oluşan sapa, ulaşılmaz imajı olmuş. Halkı oraya çekmenin bir yolu olarak bir simge köprü yapımı fikri üzerine "Puente de la Mujer" inşa edilmiş. Köprü, kentin yeni dinamik kimliğini ve Puerto Madero’nun çağdaş kültür ve mimarisini temsil ediyor
Bölgeye giderseniz, eski başkanlardan Domingo F. Sarmiento’nun adını taşıyan müze-gemiyi de gezebilirsiniz.
Palermo Bölgesi
Palermo, Buenos Aires’in kuzeydoğusunda, veen büyük semti. Kendi içinde; Soho, Hollywood, Viejo, Chico gibi bölümlere ayrılıyor. Bölge; mağazalarıyla alışveriş tutkunlarını, kafeler ve restoranlarıyla gastronomi düşkünlerini, müze ve galerileriyle sanatseverleri kendine çekiyor. Modern mimarisiyle dikkat çeken Palermo, alışveriş ve gastronominin yanında geniş park ve yürüyüş alanları, Palermo Ormanı, Japon Bahçesi, Parque 3 de Febrero (3 Şubat Parkı) gibi olanaklarıyla BA'ya gelen turistlerin kalmayı tercih ettikleri bir bölge. Özellikle hafta sonu akşamları çok hareketli oluyor.
Recoleta Mezarlığı (Cementerio de la Recoleta)
Bir gezi sitesinde, bir mezarlığın ziyaret önerisi size tuhaf gelebilir. Bir dönemin zenginlerinin yer aldığı ve halen belirli soyadlara sahip kişilerin gömülebildiği Recoleta mezarlığı, bazı kaynaklarca dünyanın en iyi, bazı kaynaklarca en güzel on mezarlığı arasında gösterilen, sıra dışı bir mezarlık. Neo-Klasik tarzı kapısı, Dor sitili sütunları ve düzeniyle ünlü.
Ünlülere ve zenginlere ait mezarların birçoğu, tarihi eser kabul edilmiş. Günümüzde şüphesiz mezarlığın en ilgi gören mozolesi, Eva Duarte Peron'un aile ait mezarlığı. Halk tarafından çok sevilen Evita'nın aile mozolesi, diğerleriyle kıyaslanamayacak kadar sade olmasına rağmen, turistler tarafından en çok aranan yer. Buna mukabil bulunması kolay değil. Üstelik aile mezarlığı, Evita'nın kızlık soyadı; "Duarte" adını taşıdığı için, mezarı görseniz bile bu bilgiyi bilmiyorsanız hemen farkına varamıyorsunuz. Sonradan "Eva Peron" tabelası eklenmiş fakat küçük olduğu için fark etmesi zor. Yine de halkın Evita’ya sevgisini, saygısını göstermek için bıraktığı çiçekler, mezarını belirginleştiriyor. Evita burada annesi ve kız kardeşiyle yatıyor.
Belediye, her Perşembe günü saat 11.00'de, rehber eşliğinde, İngilizce tur düzenliyor.
Mezarlıktan çıktığınızda hemen sağınızda, mezarlığa bitişik, 1732 yılında kurulmuş Basilica del Pilar Kilisesini görürsünüz. Yapıldığında şehrin ıssız bir yerine kurulan kilise, şimdi şehrin ortasında kalmış.Arjantin'de tarihi bina görmek zor olduğu için bu kiliseyi, 1942 yılında, "Ulusal tarihi eser" ilan etmişler.
Recoleta
Mezarlığın yer aldığı Recoleta bölgesi, Buenos Aires’in zenginlerine ve ünlülerine ev sahipliği yapıyor. Bölgede ayrıca; Güzel Sanatlar Müzesi, Ulusal Kütüphane gibi görmeye değer yerler var. Geniş alanlar, parklar ve kafelerde, dev "Kauçuk" ağaçlarının altına oturup, soğuk bir içecek eşliğinde, Arjantin'in güzel, sıcak kültürüne şahitlik yapmaktan, sokak dansçılarını, müzisyenlerini izlemekten eminim keyif duyacaksınız.
Ağaçlar o kadar yaşlı ve büyük ki dallarını ancak desteklerle koruyabiliyorlar.
Bu bölgeye gelmişseniz, Santa Fe Bulvarı'nda, Grand Splendid Opera ve Tiyatrosu'nun içine, hiçbir dekoru ve özelliği bozulmadan kurulmuş, dünyanın en önemli ikinci kütüphane ve kitapçısı El Ateneo'yu mutlaka görmelisiniz. Operanın locaları bile kitaplık olarak kullanılmış. İçinde ayrıca kafesi ve kırtasiye de var.
Porto'daki Livraria Lello kütüphanesini, Dublin'deki, Trinity College'ı görmüşseniz, onlardan daha büyük ve etkileyici dersem, görkemini gözünüzde daha iyi canlandıracaksınız. (Bakınız Porto ve Dublin seyahat notlarım)
El Ateneo Grand Splendid Kütüphanesi
Güzel sanatlar Müzesi (Museo Nacional de Bellas Artes)
Latin Amerika’nın en önemli müzelerinden biri. Adı "Ulusal Müze" olmakla beraber Arjantinli sanatçıların yanında burada; Latin Amerikalı diğer sanatçıların, Avrupalı sanatçıların eserleri de sergileniyor. Son derece geniş bir koleksiyona sahip müzede Salı-Çarşamba-Cuma günleri saat 13:00’de ücretsiz İngilizce rehberli turdüzenleniyor.
Salı-Cuma güleri 12:30-20:30, hafta sonu 9:30-20:30 arası açık. Giriş ücretsiz.
MALBA (Latin Amerika Sanat Müzesi)
Latin Amerika Sanat Müzesi MALBA da görülmeye değer yerlerden biri. Latin Amerika’nın en güzel çağdaş sanat örneklerine sahip. Burada Frida Kahlo, Diego Rivera, Antonio Berni gibi Latin Amerikalı sanatçıların yanında, adını duymadığınız yetenekli isimlerin eserlerini bulabilirsiniz.
Müze salı günleri kapalı. Diğer günler 12:00-20:00 arası açık. Bilet fiyatlları: Tam 400 pezo, öğrenci: 200 pezo.
Floralis Generica
Recoleta'ya, Güzel sanatlar Müzesine gelmişseniz, Figueroa Alcorta Bulvarı üzerindeki Birlik Meydanında (Naciones Unidas) bulunan Floralis Generica, çelik eseri görmelisiniz. Eduardo Catalano tarafından yapılan eserin özelliği; aynı bir çiçek gibi, günün değişik saatlerinde, güneşin konumuna bağlı olarak taç yapraklarının açılıp kapanması. 25 Mayıs, 21 Eylül, 24 ve 31 Aralık akşamları gibi özel günlerde yapraklar kapanmıyor. Bir başka özelliği de, tıpkı bir çiçek gibi, kuvvetli rüzgâr estiği zaman kendiliğinden kapanıyor.
Paslanmaz çelik ve alüminyumdan yapılan Floralis Generica, 23 metre yüksekliğinde ve 18 ton ağırlığında.
Tigre (Kaplan) Deltası
Parana Nehri üzerinde, Buones Aires'in 27 Km kuzeyinde, su kanallarından oluşan bir yerleşim yeri. Ulaşımın sadece deniz yoluyla olduğu bu bölge, Buenos Aires'in yazlığı. Ama burada sürekli yaşayanlar da var. Bu nedenle bölge; okul, kilise, eğlence yerleri, alışveriş yerleri gibi sosyal ihtiyacınızı karşılayacak olanaklarıyla adeta küçük bir şehir.
Bölgede, önceleri kaplan avlandığı için bölgeye "Tigre-kaplan" denilmiş. Ayrıca bölgede çok gümüş çıkarıldığı için buraya "Gümüş Deltası" da deniliyor. Dünyanın denizle bağlantısı olmayan tek nehir deltası Parana nehri Deltasında bulunuyor. Tigre, Buenos Aires zenginlerinin köşkleri yanında; ahşap direkler üzerine oturtulmuş ilginç nehir evleri, okul servisi kayıkları, nehrin yüzlerce kolu üzerindeki evlere, yaşam yerlerine erzak ve mal taşıyan yüzlerce kayık, kano ve kanocularıyla size unutamayacağınız görüntüler sunuyor.
Deltada düzenlenen tekne turları, yüzlerce kanal ve ada arasına girip çıkarak size deltayı tanıtıyor. Günübirlik gidilebilecek bir yer. BA'dan otobüs veya Retrio istasyonundan kalkan trenlerle Tigre'ye ulaşabilirsiniz.
Buenos Aires gece hayatı
Şehrin yeni bölgesi, Puerto Madero; restoranlarıyla, barlarıyla, kulüpleriyle gece hayatı bakımından çok hareketli, fakat görece pahalı.
Tango şovlarını en iyi 9 Temmuz bulvarı üzerindeki Tango Portena ve Mayo bulvarı üzerinde Cafe Tortoni de izleyebilirsiniz. Yemekli fiyatı 53 USD. Tercihinizi yaparken, genelde yemekli şovlarda yemek lezzetlerinin iyi olmadığı unutmayın.
Ancak siz; "Ben klasik Arjantin gecelerini yaşamak istiyorum" diyorsanız, tercih edeceğiniz bölge San Telmo, Recoleta, Palermo-Soho bölgelerindeki barlar, kulüpler, eğlence mekanları olabilir. Buralarda çoğu yerde canlı müzik yapılıyor. Eğlence, cuma-cumartesi akşamları geç saatlere kadar devam ediyor.
Akşamları, çoğu kulüpte tango eğitimleri de veriliyor. Arjantinde tango kulüplerine "Milango" deniliyor. Bu isim tangonun kökenini oluşturan "Milonga"dan geliyor. Burada halkın tango yapışını, tango yarışlarını izleyebilir, dilerseniz siz de tango yapabilirsiniz. Halkın tangosu bana sokak gösterilerinden, tango shovlarından daha sıcak geldi. Gözümü daha çok okşadı. Ne de olsa doğal olanı bu.
Başka ülkelerde de tango izlemişseniz, Arjantin tangosunda hareketlerin daha sert ve seri olduğunu hemen fark edeceksiniz. Daha sert, ama daha akıcı, köşesiz. Yaşanmışlıklardan gelen duygularla dans ediliyor. Her harekette, Arjantin'e yerleşen kadınsız erkeklerin kadın hasretini, tutkusunu hissediyorsunuz. Yaşadıkları duyguların bedene yansımasıyla o sert hareketler yumuşuyor, zarif bir hal alıyor.
Yapılacak diğer faaliyetler
- Mimari tarzlara merakınız varsa, Mayıs Meydanında, sömürge döneminden kalan Valilik binası "Cabildo" binasını görebilirsiniz. Aynı yerde bulunan "Catedral Metropolitana" da ilginizi çekebilir. XIX. yüzyılda yapılan Metropolitan Katedrali antik bir eser değil. Fakat sütunlu ve kemerli girişi Avrupa’nın antik eserlerini andırıyor. İç tasarımı ve mihrabı Barok tarzı. Katedral'de, İspanya’ya karşı verilen bağımsızlık savaşının lideri, General Jose de San Martin’in de mezarı bulunuyor.
- Vaktiniz kalırsa, Retiro'daki "Ulusal Havacılık Meydanı-Fuerza Aerea Argentina"da bulunan "Torre Monumental" saat kulesini görebilirsiniz. Kule, Mayıs Devrimi'nin yüzüncü yılı anısına, şehirde yaşayan İngilizler tarafından inşa edilmiş. Meydanın adı da daha önce "İngiliz Meydanı" imiş. Falkland savaşından sonra ulusal duygularla isimleri değiştirilmiş.
- Fundacion Proa, harap bir konak iken, yenilenerek 1996 yılında hizmete girmiş, çağdaş sanat galerisidir. Boca'da, Caminito sokağının biraz ötesinde yer alan ve uluslararası tanınmış bir kültür merkezi olan Fundacion Proa, 4 sergi salonu, konferns salonu, kitapçı ve bir kafe barındıyor. Galeride daimi sergilerin yanında geçici sergiler de yer alıyor.
- Trasbordador de Nicolas Avellaneda antik köprüsü, Güney Amerika’da ayakta kalan türünün tek örneği demir köprü olarak turistlerin ilgisini çekiyor. Dünya üzerinde bu türde kalan sekiz köprüden biri olan, 40 metre uzunluğundaki köprü, "Ulusal anıt ilan edilerek koruma altına alımış.
- Palermo'daki "Japon Bahçesi-Jardin Japones" de turistlerin ilgisini çeken yerlerden. Japon imparatoru Akihito ve eşi Michiko tarafından, Arjantin'e ilk gelişleri sırasında açılmış. Japon akçaağaçları, kiraz ağaçları, açelyalar, peyzaj düzenlemeleri, göletler, köprüler ve heykelleri ile bahçe, uyum ve denge üzerine kurulu klasik Japon mimarisinin güzel bir örneği.
- Arjantin'de futbol sevgisi bizden daha fazla. Meşhur stadyumları ziyarete meraklıysanız, Boca'da "La Bombonera Stadyumu"nu gezebilirsiniz. Şeker kutusu anlamına gelen adıyla stadyum, Diego Maradona hayranları için adeta bir tapınak.
- Arjantin'e gelmişken Atlantik denizinde yüzeyim diyorsanız, Arjantin aristokrasinin uğrak yeri olan Mar del Plata'da bu niyetinizi gerçekleştirebilirsiniz. Her yıl 10 milyona yakın turistin ziyaret ettiği bu bölge, Ocak, şubat aylarında en yoğun dönemlerini yaşıyor. Mar del Plata, plajlarının yanı sıra dans partileriyle de ünlü.
- Buenos Aires'ten uçakla, 70 dolara "İguazu Şelaleri"ne gidebilirsiniz. Şelalenin doğal güzelliği yanında; bir çeşit rakun olan yaramaz "Koati"ler arasında geçirdiğiniz günü, bu arada şelalenin yanına kadar botlarla girmenizi, ıslanmanızı unutamayacaksınız.
- Buenos Aires’ten feribotlarla günübirlik veya daha uzun süre gezmek için Uruguay’a geçebilir, başka bir Latin Amerika ülkesinin atmosferiini koklayabilirsiniz.
Ulaşım
Buenos Aires'in, Aeroparque ve Ezeiza adlı iki havaalanı var. İstanbul’dan direkt olarak uçuyorsanız Ezeiza’ya ineceksiniz. Buenos Aires’ten başka Güney Amerika ülkelerine uçacaksanız Aeroparque Havaalanı’nı kullanmalısınız.
Ezeiza’dan şehir merkezinde Mayıs Meydanına 6 no’lu otobüs ile, 45-50 dakikada ulaşabilirsiniz. Eğer taksi tercih ederseniz aynı yol 35 dakika. Ücreti 50 €. Ödemenizi havaalanındaki gişeye, Euro veya dolar ile yapabilirsiniz. (Aşağıda önerdiğim gibi, paranızı şehirde bozdurun)
Buenos Aires, düzenli ve genel anlamda düz bir alana kurulmuş olduğu için yürüyerek rahatça gezilebilecek bir şehir. Bunun yanında geniş bulvarlara, caddelere sahip olmasından dolayı trafik görece rahat. Fakat belirli saatlerde burada da tıkandığını unutmayınız. Havaalanına dönerken 15 dakikalık bir rezerv zaman bırakmanızı öneririm.
Şehri toplu taşıma araçları ile çok rahatlıkla gezebilirsiniz. Metroda, otobüs duraklarında güvenlik sorunu yaşamadık. Metro ve otobüsler, bizdeki gibi kartlı sistemle işliyor. İsmi SUBE card. Özellikle birkaç günden fazla kalacaksınız bu kartı alıp doldurmanızı tavsiye ederim. Zira nakit ödemeye göre çok daha ekonomik. Gazete bayileri veya marketlerin önlerinde makinalardan kartınızı doldurabiliyorsunuz.
Buenos Aires metrosu Latin Amerika'nın ilk metro istasyonu. 1913 yılında açılmış. 6 hat ve 86 istasyon ile şehirde sizi hızlı bir şekilde istediğiniz yere ulaştırıyor. Bir çok turistik yer ve alışveriş bölgeleri, metro hatları üzerinde. Recoleta ve Puerto Madero bölgelerine direk hat olmasa da çok kısa yürüme mesafelerinde olduğunu bilmelisiniz. Tek kullanımlık metro bileti 0,35 dolar. Otobüs ise 0.27 dolar. Çoğunlukla Palermo, Recoleta ve Centro bölgelerinde vakit geçireceğinizi göz önünde bulundurursak, en sık kullanacağınız hat yeşil hat olacak.
Öte yandan taksi ücretleri de gayet makul. Taksi açılış ücreti 0,90 dolar, km başına yaklaşık 0,60 dolar yazıyor. Üstelik taksi bulma konusunda sıkıntı yaşamıyorsunuz. Taksi durağına gitmenize gerek kalmadan, elinizi kaldırdığınızda bir taksi bulabiliyorsunuz. Taksiler güvenli. Yol uzatarak sizi kandırmaya uğraşmıyorlar. Dolayısıyla şehri dolaşmak için araba kiralama, park yeri bulma dertleriyle uğraşmanıza gerek kalmıyor.
Buenos Aires Konaklama
Dolaşacağınız yerler, seveceğiniz restoranlar, barlar, kafeler, müzeler, galeriler çoğunlukla Palermo ve Recoleta civarında yoğunlaşmış durumda. Bu iki bölgeden birinde, özellikle birkaç farklı metro hattının kavşağı olan Santa Fe Bulvarı yakınlarında kalmanız uygun olacaktır. Recolate, San Telmo, Monserrat, Palermo Soho bölgelerinde her bütçeye uygun otel bulabilirsiniz.
Aile veya arkadaş grubuyla gidiyorsanız, "Airbnb"den ev kiralamak çok daha ekonomik olacaktır. Üstelik yemeklerinizi kendiniz yapma imkânı da bulacağınızdan, maliyet daha da düşecektir. Airbnb'den, en yoğun mevsimde dahi gecelik 120-150 TL'ye ev kiralayabilirsiniz.
Puerto Madero'da otel fiyatlarının pahalı olduğunu bilmelisiniz. Bunun dışında bütçenize, tercihlerinize bağlı olarak fiyatlar 17-200 € arasında değişiyor. Ben 9 Temmuz bulvarında, 4 yıldızlı NH Tango Hotel'de, eşimle, kahvaltı dahil, 43 €'ya kalmıştım. Çok da temiz, rahat ve kolay ulaşılabilir idi. Palermo’da konaklamayı tercih edecek olursanız bu bölgenin Buenos Aires’in en büyük bölgesi olduğunu unutmayın. Palermo'da şehir merkezine en yakın bölge olduğu için Soho civarını öneriyorum. Aynı zamanda her zaman canlı ve renkli bir bölge.
Buenos Aires Yeme-İçme-Eğlence
Arjantin halkı Ortadoğu'dan, Kuzey ve Güney Avrupa'dan, Rusya'dan, Kore'den, kısacası çok çeşitli kültürlerden göç eden insanlardan oluştuğu için, mutfağı inanılmaz güzel lezzetlere sahip.
Arjantinliler kırmızı ete çok düşkün. Hayvancılık çok gelişmiş. Etleri tek kelime ile harika. Arjantin usulü barbakü olan "Asado", dana kaburgalarının, kömür üzerinde, yüksekte ve mesafeli bir noktadan çevrilmesiyle yapılır. Fiyatları yediğiniz yere bağlı olarak 15-30 $ arası değişiyor.
Et değil de balık tercih ederseniz, bilin ki bizdeki balık tatlarını bulamayacaksınız. Okyanus balığı her yerde daha lezzetsiz.
Hergezgin gündüzle- lerini dolaşmakla, akşamlarını eğlence yerlerini keşfetmekle geçirir. Gündüz atıştırmalık yiyecekleri rahatlıkla sokaklarda dolaşırken bulabilirsiniz. Hamur işleri ile aranız iyi ise bizim çiğ böreğe benzer, daha tombul, Empanada ile öğle yemeğini 1-2 dolara halledebilirsiniz. Mısır unu, peynir ve tropikal iklimlerde yetişen manyok bitkisinden yapılan, bir çeşit ekmek olan Chipa, daha da ucuz. Yok eğer aradığınız sandviç tipi bir yiyecekse, Morcilla veya Churrasquito sandviçleri tercih edilebilir. Arjantin sandviçleri çok lezzetli. Dana eti, sahanda yumurta, peynir, soğan, marul ile yapılan Churrasquito hem çok lezzeti hem de ucuz.
Bütün Latin Amerika'da çok sevilen Alfajores ise tatlı severleri eminim mest edecek. Un, bal, badem ve fındıktan yapılan Alfajores'in üzerine bazı yerlerde çikolata, bazı yerlerde pudra şekeri konduğunu söylersem, gerisini siz hayal edin artık. Sevilen bir başka tatlıları ise "Dulce de leche". Dulce de leche, Arjantin genelinde öyle popüler ki, dulce de leche’li frappucino gibi kendisini çeşitlendirdikleri gibi dulce de leche’li likör gibi içeceklere bile adını vermişler.
Böyle keyifli bir tatlının arkasından keyifle bir Pisco içebilirsiniz. Latin Amerika’lıların meşhur piscosu, aslında bir çeşit brandy. En popüler tüketiliş biçimlerinden biri, brandy'e limon ve şeker eklenerek yapılan Pisco Sour. Yumurta akı ekleyerek yapan yerler de var.
Arjantin şaraplarını mutlaka tatmalısınız. Kalitesine, markasına ve restoran yerlerine göre fiyatları değişkenlik gösterse de genelde fiyatları uygun. Kaliteleri de fiyatına kıyasla gayet iyi. Bira tercih ederseniz, fiyatları 3-6 $ arası. Yerli biraları Quilmes, Isenbeck, Wansteiner denenebilir. Özellikle Quilmes'i önerebilirim. Kendi ürettiği fıçı birayı satanlar da var.
Alış veriş
Buenos Aires, Avrupalı yüzünü alışveriş yapılan caddelerde çok daha bariz gösteriyor. Fiyatlar genel olarak bana, Türkiye'den yüzde 20 daha yüksek geldi.
Alışverişin nabzı Florida Caddesi'nde atıyor. Sadece yayalara ayrılmış olan cadde, çalışma günlerinde, şehrin en hareketli yerlerinden biri. Hemen, bütün lüks markaları bulabileceğiniz cadde boyunca mağazalar, restoranlar, kafeler sıralanmış. Aralarında döviz büroları da para harcamanızı kolaylaştırıyor. En bilinen AVM'si; mimarisiyle de ünlü Galerias Pacifico da bu caddede yer alıyor. Giysi yanında mücevher, deri ürünler ve ayakkabıları, hediyelik cam eşyaları, pazarlıkla alabileceğiniz bir yer. Sokak dansçılarını seyyar tezgâhları ilave etmeye gerek duymuyorum.
Florida Caddesi, aynı zamanda Buenos Aires’in iş ve finans merkezi olarak da biliniyor Özellikle hafta içi öğle saatlerinde, üçerli, beşerli dolaşan beyaz yakalılar arasında kaybolabilirsiniz! Niyetiniz alış veriş değilse, burada fazla oyalanmayın derim. Cadde, pazar günleri tamamen ölü.
Recoleta, alışveriş yapabileceğiniz bir başka bölge. Hemen hemen tüm büyük markaları Avenida Alvear’da bulabilirsiniz. Yerel tarzlar ise Palermo bölgesinde. Eski eşyalar ve antikalar için, Florida caddesine fazla uzak olmayan San Telmo’daki, Dorrego’ meydanına gitmeniz gerekiyor.
Eğer yerel tasarımcıları keşfetmekten hoşlanıyorsanız, genel olarak Recoleta ve Palermo bölgesinde Serrano, Armenia meydanları civarında dolanmanız gerekiyor.
Güzel sanatlar Müzesi civarında, Patio Bullrich alışveriş merkezi de Recoleta’ya oldukça yakın.
Ne zaman gidilir?
Kışın (Temmuz) ortalama sıcaklık 8-9 derecelere düşerken yazın (Ocak) 30 derecelere kadar yükseliyor. Buenos Aires'e hemen hiç kar yağmaz.
Eylül-Kasım aylarında giderseniz, o coğrafyaya özgü, inanılmaz güzel görünen Jacaranda ağaçlarını da fotoğraflayabilirsiniz. Ama en çok yağış da bu aylarda alıyor. Diğer aylarda yağış olasılığı yarıya düşüyor.
Önceden bilmeniz gerekenler
- Arjantin ekonomisi dalgalı bir seyir izliyor. Dolayısıyla kurlarında büyük oynaklık var. Paranızı hemen hava alanında bozdurmayın. Sadece şehre ulaşacak otobüs veya taksi ücreti bozdurun. Havaalanında paranızı resmi kurdan bozuyorlar. Ama şehir içinde her yerde sıkça göreceğiniz döviz bürolarında, yüzde elliye varan oranlarda bozdurma şansınız var.
- Otel rezervasyonunu önceden yaptırmışsanız, bazı otellerin anlaşmalı taksileri sizi havaalanından gelip alıyor. Taksi fiyatı bu gibi durumlarda yüzde 40'a varan avantaj sağlıyor. Kendi başınıza 880 pesoya (50 USD) gelecek iken 600 pesoya halledebiliyorsunuz.
- Gezi programınızı yapmadan önce ücretsiz yürüyüş turlarına göz atmanızı öneririm. Birkaç farklı rotaya ücretsiz turlar düzenleniyor. İngilizce veya İspanyolca rehber eşliğinde gezebilirsiniz.
- Yanınızda farklı kredi kartı bulundurmanızda yarar var. American Express, Visa, Master kart kullanımı çok fark ediyor. Farklı işyerleri, farklı kartlar kullanıyor ya da kartlara farklı imkânlar sağlıyor.
- Bizdeki gibi, alışverişlerde pazarlık yapılabiliyor.
- Bir çok barda 16.00-20.00 arası happy hour uygulaması yapılıyor.
- Bankaların kapanış saati 15.00.
- Arjantin'de Türk dizileri meşhur ve çok seviliyor. Biz gittiğimizde herkes 1001 gece dizisini izliyordu. İnsanlarla ilişki kurarken, pazarlık yaparken yararlı oluyor.
- Arjantin’de prizler farklı. Telefonunuzun, fotoğraf makinanızın, bilgisayarlarınızın şarjı için önceden önleminizi almalısınız.
- Tadı çok iyi olmasa da musluk suyu içilebiliyor.
Güvenlik
Şehirde maalesef sokakta yatan evsizlere, dilencilere sık rastlanıyor. Çocuklara yankesicilik, hırsızlık yaptırıldığı söyleniyor. Dükkânların kepenkle veya demir parmaklıklarla korunuyor olması, bu olasılığı güçlendiriyor. Kepenklerin çoğunda, küçük bir kapı yapılmış. Akşamları bakkallar, dükkanlar demir parmaklıklarını indiriyor, parmaklıkların arasından ürün alınıyor, para veriliyor.
San Telmo gibi bölgelerde, mağazaların, spor salonlarının kapısı kilitli tutuluyor. Müşterisiyseniz zile basarak kapıyı açtırıyorsunuz. Evlerin, apartmanların kapıları sürekli kilitli tutuluyor. Garajlarda iki kapı birden var, ilki açıldıktan sonra ikincisi açılıyor.
Bunları gördük, endişelendik, fakat kaldığımız bir hafta boyunca, geceleri de yürüyerek dolaştığımız halde başımıza bir şey gelmedi. Geceleri sokaklar genel olarak kirli. Akşamları evsizler çöp kutularını karıştırıp, dağıtıyor, her yer çöp içinde kalıyor..
Buones Aires; görkemli yolları, geniş alanları, parkları, kocaman ağaçları, kulağınızdan eksilmeyen tango ezgileri, kafelerdeki huzurlu ortamı, harika et yemekleri ve şaraplarıyla, kültür ve sanat şehri olmasıyla ve tabii ki sıcak ve güzel insanlarıyla bende çok güzel izlenimler bıraktı.
Bir başka seyahat yazısında buluşmak ümidiyle…