Güven
Şirketlerin değerleri vardır, işyerinde paylaşılan ortak tavırları belirler. Farklı bölümlerde, hepsi birbirinden ayrı özellikler gösteren işleri yaparken çalışanların, yöneticilerin gözeteceği ilkeleri bize anlatır. Uygulamalarda, tutum ve tavırlarda anlayış birliği sağlar.
Değerler organizasyonun tipine, üretim ilişkilerine, ast üst ilişkilerine bağlı olarak kurumdan kuruma değişecektir. Bir kurum için çok önemli olan bir değer, bir diğeri için o ölçüde önemli olmayabilir. Aynı şekilde birine hiç uymayan bir değer bir başka şirket için çok uygun olabilir.
İster mal, ister hizmet üretsin, kurumların faaliyetlerini yürütmek için kurulmuş çeşitli iş süreçleri vardır. Bu süreçler, doğası gereği birbirinden farklıdır (üretim, satış, lojistik, muhasebe..). Haliyle gerektirdiği insan gücü nitelikleri de aynı ölçüde farklı olacaktır. Farklı anlayıştaki insanlardan her zaman, her yerde aynı davranış örneklerini göstermelerini bekliyorsanız, bu insanlar arasındaki ilişkileri çok iyi yönetmelisiniz.
Çalışanların nitelikleri arttıkça, davranış farklılıkları da artacaktır. Şirketler bu engeli aşmak için kurum kültürlerine çok önem veriyorlar. Artık her şirketin bir vizyonu var. Şirketler bu vizyonlarını gerçekleştirecek politika ve stratejiler belirliyor. Stratejik hedeflerine ulaşmak için çaba harcarken, çalışanlar kendi hedefleri peşinde koşuyor. Bu değişik hedeflerin bütünlüğünü sağlamak, sonuçta geminin aynı rotada kalmasını sağlamak zordur. Bu hedefler bazen birbirlerini engelleyici de olabilir. Üretim grubu, birim zamanda en çok mamulü üretip stoklamak ister ki arıza anında bu stoklar tükensin. Mali departman stokları, atıl yatan para olarak görür, minimum stok ve hammadde girdisiyle maliyetlerini düşürmeye çalışır. Bu durum iyi yönetilmediğinde farklıbirimler, birbirini engeller hale dönüşebilir.
Böylesine karmaşık ve bazen birbiriyle çatışan süreçlerin yer aldığı günümüzde insanların birbirleriyle iyi ilişkiler geliştirerek bir ekip ruhu içinde çalışmaları, ancak sağlam tanımlanmış davranış kalıpları ve değerler manzumesiyle olur. Bu değerlerin ortak paydasında, yöneticiler dâhil, tüm çalışanların birbirlerine "Güven" duyması vardır. Bu nedenle personelcilikten insan kaynakları yönetimine geçmiş kurumlarda, işyerlerinde açık bir güven ortamı yaratmak en zorlu uğraşlardan biridir. Ama yaratıldığında da şirket sonuçlarının elde edilmesinde doğrudan etkili olan bir unsurdur.
İşyerinde "Güven"neden bu kadar önemlidir? Önemlidir, çünkü karşılıklı güvenin olduğu işyerlerinde;
- İnsanlar daha üretken olacaktır.
- Fikirlerinin çalınmayacağından emin oldukları için daha katılımcı ve yaratıcıdırlar.
- Hataları cezalandırılmayacağı için hata yapmaktan korkmazlar. Her hata bir öğrenme fırsatı olarak değerlendirilir.
- Hatalar ortaya çıktığında sebep ve sonuçları açıkça konuşulur.
- İnsanlar kendilerine bir eleştiri getirildiğinde bunun kendisine bir öğrenme fırsatı olması için söylendiğini bilirler
- Karşılıklı güvenin olduğu yerde her çalışan, hiyerarşik düzeye bakmadan fikirlerinin dinleneceğini bilir. Bu da çalışanların özgüvenlerini arttırır. Çalışanlar kendilerine değer verildiğini bilirler.
Güvenin olduğu yerde huzur vardır, neş’e vardır, mutluluk, karşılıklı saygı, kısacası pozitif enerji vardır. Güvenin olmadığı yerde ise korku, huzursuzluk, kontrol, sinsilik, güç kullanma hâkimdir. Güvenin olmadığı bir yerde insanlar fikirlerini saklarlar. İnsanların yaratıcı yanlarını ortaya çıkartan ve dayanışma duygularını harekete geçiren serbest tartışmalar yapılmaz. Hiçbir işe yaramayacağını bildikleri fikirleri, planları gönülsüzce onaylarlar. Toplantıdan çıktıktan sonra da gizli, gizli dedikodular, alaycı eleştiriler, kişiliğe yönelik saldırılar başlar.
Birbirlerine güvenen insanlar, güvenmeyenlere nazaran daha başarılı, daha esnek, daha yaratıcı olmaktadır. Buna bağlı olarak da daha çabuk gelişip yükselmektedirler. Aynı şekilde liderler de daha adil ve uyumlu bir çalışma ortamı yaratabilmektedirler.
"Güveni kör güvenle karıştırmamak gerekir. Güvenimizi samimi ve inanarak dile getirmeliyiz. Karşılıklı güvenin olduğu bir şirkette dedikodular, alaycı eleştiriler olmaz. İkisi birlikte varsa burada kibar bir ikiyüzlülük vardır. O zaman bu güven korku ve hoşnutsuzluğu gizleyen, dürüst iletişimi engelleyen savunmacı, yapmacık bir güven olur.”
Şunu unutmayalım ki, karşılıklı güven öğrenilebilen, geliştirilebilinen bir beceridir. Bu zor değildir.
Güvenli, huzurlu ve mutlu ortamlarda buluşmak dileğiyle...