Katmandu

Katmandu



Dünyanın tek Hindu Krallığı olan Nepal, dünyanın en fakir on ülkesinden biri. Dünyada tek Hindu devleti olmasının dışında başka farklılıkları da var. Bayrağı dikdörtgen olmayan tek ülkedir. "Hamro Patro" adını verdikleri farklı takvimleri var. 2021 yılında Nepal'de 2078 yılı yaşanıyor. Yılbaşı, Nisan ayının ilk haftasıdır. Cumartesi dini ve resmi tatil günüdür. Pazar günü haftanın ilk iş günüdür. Ülkemizle arasında 3 değil, 4 değil, 3 saat 45 dakika fark vardır.

Verimli ovaları, yeşil orman kuşağı, dağlık bölgeleri ile Nepal, zengin coğrafyaya sahip bir ülke. Himalayalar'da 8 000 metreden yüksek on zirve Nepal'dedir. Dünyanın en yüksek zirvesi "Everest (Sagarmatha)", Nepal' dedir. 7 000 metreyi aşan 250 den fazla zirve vardır. Her yerde dağlar rüzgâr, erozyon vb. nedenlerle alçalırken, anakaraların sıkıştırması nedeni ile Himalayalar, her yıl biraz daha yükselmektedir. Tarım, bir çok yerde  ancak teraslama ile yapılmaktadır.

Nepal de zorunlu eğitim yok. Halkın yüzde 40'ı okur-yazar değil. Askerlik zorunlu değil. Paralı askerlik saygın bir meslek. Adı huzur, barış, aşk ile beraber geçmesine rağmen, uzun yıllar iç ve dış savaşlara sahne olmuş bir ülke. Bölgedeki örneklerin aksine hiç sömürge olmadan varlığını sürdürmüş. 1951 yılında parlamenter demokrasiye geçti. 1996'da Maocular, ülkeyi ele geçirmek için gerilla taktikleri ile iç savaş başlattılar. Savaş 2006,da Maocuların tanınması ve parlamentoda temsil edilmesiyle sona erdi. Bugün Maocular Parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduruyor.

Tibet bir Hindu ülkesi. Nüfusunun yüzde 80'i Hindu olmasına rağmen, ülke, Budist bir ülke görünümünde. 1950 yılında, Çin’in Tibet’i işgalinden sonra birçok Tibetli Budist Nepal'e yerleşmiş ve bölgede 50'den fazla manastır kurmuşlar. Sadece Katmandu vadisinde 2 500 civarında, irili, ufaklı Hindu ve Budist tapınağı bulunuyor.

KATMANDU

M.Ö. 723 yılında, ülkenin tam ortasında yer alan Katmandu vadisinde kurulan şehrin, Ortaçağ zamanında adı, Tanrılar şehri anlamına gelen; "Kanti-pur"dur. Her yerde kutsal tapınakların bulunması, Budist ve Hindu hacılarının gözdesi olması, şaşırtıcı değil. Ülke, 1960'lı yıllarda uyuşturucunun serbest olması nedeniyle hippilerin en çok tercih ettiği ülkeydi.

Katmandu Vadisi, 8 nehir tarafından besleniyor. Bu nedenle, deniz seviyesinden 1 400 metre yüksekte olmasına rağmen, kar çok ender; 20-30 senede bir yağar. Sanılanın aksine, ılıman sayılabilecek iklime sahiptir. Fakat geceleri serin geçer. Yağmurlar; Muson ayları olarak bilinen, Haziran-Eylül arasında yağar.

Katmandu'nun, eski Hindistan-Tibet ticaret yolu üzerinde olması, birçok farklı kültürün etkisinde kalmasına, zengin bir mimariye sahip olmasına neden olmuştur.  Kentte her köşede göreceğiniz heykeller, anıtlar ise Hindu ve Budizm kültürünün, yerel kültürle karışması sonunda ortaya çıkmıştır. Bu özgünlüğü nedeniyle kentte yedi bölge, UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer almaktadır. Ne yazık ki 2015 depremi, bu istisnai tarihi eserlere büyük zarar vermiş durumda. Yoksul Nepal, bu hasarları atlatmak için birçok yerden yardım alıyor.

GÖRÜLECEK YERLER

Tinsel bir kent olduğu için gezilecek yerlerin çoğunu tapınaklar teşkil ediyor olması, kentin ayrı bir özelliği. Bu özelliğe eşlik eden bir diğer görüntü, yoksulluk, çöp yığınları, depremin yıktığı evler. Buna rağmen insanlar güler yüzleri, rengârenk giysileri ile içinizi ısıtıyor.

Katmandu Görülecek Yerler

Swayambhunath Stupa (Maymunlar Tapınağı)

Dünyaca ünlü Budist Tapınağı olan Swayambhunath Stupa, içinde maymunların çokluğu nedeniyle, Maymunlar Tapınağı olarak biliniyor. Çocukların tanrısı Harati'ye adanan Swayambhu, "Kendi kendine var olan" anlamına gelir. Efsaneye göre 2 000 yıl önce, Katmandu Vadisindeki bir gölün ortasında açan lotus çiçeğinden doğmuş. Katmandu'nun 5 Km kadar dışındaki Bouddhanath Tapınağı’dan sonraki en büyük Budist Tapınağı.  M.Ö. V. yüzyılda yapımına başlanan tapınak, hem Hinduların, hem de Budistlerin katkısıyla tamamlanmış. Bundan dolayı Hindular da bu Budist tapınağını ziyaret ediyorlar.

        

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tapınak  Kathmandu’nun üç Km kadar batısında, yüksek bir tepede kurulmuş. Tapınağa girdiğiniz anda sizi aymunlar ve Buda’nın burnu ve gözleri karşılıyor. Ağzı yok, çünkü tanrılar gözleri ile konuşuyor. Burundaki soru işaretini "1" diye niteliyorlar. Budizm'de tek bir öğreti olduğunu, birliği, bütünlüğü temsil ediyor. İnsanlığın çektiği sıkıntılardan dolayı gözler hüzünlü ve içe bakıyor. Budist inanışta içe bakışı, inananları gözlüyor anlamına geliyor. Heykelinin tepesindeki altından yapılmış 13 halka, Nirvanaya ermek için geçilmesi gereken aşamaları temsil ediyor.                                                                          

Budist tapınaklarının içerisinde ve etrafında, dua tekerlekleri ve dua bayrakları mevcuttur. Üzerinde Buda öğretileri yazılı bulunan dua tekerlekleri, döndürüldüğünde okunmuş sayılıyor. Budistler, saat yönünde yedi kez dönerek tespih çekiyor. Yukarda, üzerinde Buda’nın sözleri yazılı renkli bayraklar var. Bayrak renkleri beş elementi temsil ediyor; kırmızı ateşi, yeşil suyu, mavi gökyüzünü, beyaz bulutu, sarı toprağı. Tekerlekler döndükçe, dua bayrakları dalgalandığı sürece, Buda öğretilerinin dünyanın her yerine yayılmaya devam edeceğine inanılıyor.

          

Bu tapınakta da sizi dua tekerlekleri karşılıyor. Budist olan, olmayan herkes arka arkaya dizili dua silindirlerinin önünden sırayla geçerken, silindirlere ellerini sürerek döndürüyor. Bir yandan da “Om Mani Padme Hum” kelimelerini, müzikal bir tonlamayla tekrarlıyorlar.

Om hecesinin, felsefi veda metinlerinde özel bir yeri vardır. Yoga uygulamalarında da kullanılan Om, sözlü meditasyon teknikleriyle ilişkilidir. Çok önemli bir titreşimdir. Bütün evren, gazları, tozları birbirine karıştıran bu titreşile başlamıştır. Bu seslerin en kötüsü “Of”tur. Om titreşimin kesilmesi, kıyamet günü demektir.

Mani; cevher, padme; lotus, yani nilüfer çiçeği, hum: aydınlanma ruhu. "Lotus çiçeğinin içindeki cevher hepimizi aydınlatsın, kutsasın" diye çevrilebilir.

Tapınakta, çan çalarak günahları korkutup kaçırmaya çalışan, turuncu ve bordo giysili din adamları dikkat çekiyor.

Tapınakta çok sayıda türbe bulunuyor. Bunların içinde, çatısında maymunlar cirit atıyor. Türbelerin bazılarında verilen sadakaları kabul eden rahipler oturuyor. Türbelerden biri de,  Swayambhunath tapınağının adandığı Hariti ya da Ajima'nın tapınağı. Tapınak, aynı zamanda koruyucu, kollayıcı, iyileştirici anlamlarına gelen sıfatlara da sahip. Hariti tanrı annenin 500 kızı, 500 oğlu varmış. Bol sütlü göğüsleri küçük çocuklara şifa dağıtıyormuş. Çocuklar hasta olduğunda törenle Hariti anneye gidilir, adaklar yapılır, sadakalar verilirmiş. Ziyaretçilerin çoğu çocuklu veya hamile kadınlardı. "Katmandu vadisi"nde yaşayan şifacılar var. Bunların, Hariti annenin vücut bulmuş hali olduğuna inanılıyor. Şifa verdikleri gibi aynı zamanda fal bakıyor, kötü ruhları kovuyor, evde şiddeti önlüyorlar.

Vajra Thunderbolt

Tapınaktaki en ilginç nesnelerden biri de "Vajra Thunderbolt" denilen, altından yapılmış, Hint tanrılarının kralı Indra tarafından kullanılan, şimşek şeklindeki silah. Ayrıca Katmandu şehrinin muhteşem manzarasını da yukarıdan seyredebilirsiniz.

Bodhnath (Boudha) Stupa

Şehrin 5 Km dışında bulunan Boudhanaht, dünyanın en büyük stupasıdır. Her yıl binlerce turistin ziyaret ettiği tapınak, aynı zamanda Budistlerin ve Hinduların hac yeridir. Unesco Dünya Mirasları listesindedir. İki bin yıl önce Tanrılar tarafından yapıldığına inanılan tapınak, Hindu ve Budist inanışında önemli yere sahiptir. Altın çatısı ve büyük gümüş kapıları olan tapınak, pagoda mimari stiline göre inşa edilmiştir. Tapınak alanında, irili, ufaklı 492 tapınak daha var.

Stupaların kubbesi, kâinatı temsil eder. En tepedeki lotus çiçeği Nirvana’nın sembolüdür. Stupanın üstünde yer yer alan diğer sembollerin ne ifade ettiklerinden bahsetmiştik.

Pashupatinath

Yabancıların giremediği, Hinduların ise deri kemer, cüzdan, çanta ve ayakkabılarını bırakarak girebildikleri bir Şiva Tapınağı. Unesco Dünya Mirasları listesindedir. Hinduların hacı yeridir. Tapınak, Ganj'a akanı "Bagmati Nehri" tarafından ikiye bölünüyor. Bu tapınak Hinduların ölülerini yaktıkları bir tapınak. Nehrin iki yakasını bağlayan köprünün üst tarafında, kastın en üst sırasında yer alan, saygın insanlar yakılırken sıradan halk, karşı tarafta yakılıyor. Cenaze sahibi ailenin erkekleri son görevlerini yerine getirirken, kadınlar uzaktan seyrediyor. Çünkü doğurgan olan ve yaşamı simgeleyen kadın, ölüm ile yan yana gelemiyor. Bu ilginç seremoni, cenazenin nehirden alınan sularla yıkanması  ile başlıyor, sonra örtülere sarılarak, 300 kg odundan hazırlanmış "Ghat"a yerleştiriliyor. Ailenin erkekleri cenazenin etrafında üç kez döndükten sonra ölünün ağzına yerleştirilen saman çöplerinin büyük oğul tarafından tutuşturuluyor. Diğer akrabalar ve sevenleri, etrafına dizilerek cenazenin kül olmasını bekliyorlar. Üç saat sonra kalan kemik ve küller nehre küreniyor ve kutsal Ganj’a doğru akan sularda kayboluyor. Tören esnasında insanlar yasa bürünmüyor. Ölen kişinin, Nirvana yolunda yeni bir yolcuğa çıktığına inanılıyor.

Ölümünün yaklaştığını hisseden yaşlı Hindular, nehrin yamaçlarında inzivaya çekilerek burada ölümü bekleyebiliyorlar.

Tapınakta çok sayıda hayattan elini ayağını çekmiş, kendisini tamamen ibadete vermiş, saç ve sakallarını hiç kesmeyen, yıkanmayan, evlenmeyen, çalışmayan, sadece tapınan "Sadu"lar var. Sad

uların para ile işleri yok. Hemen Sadu olmak için belirli aşamalardan geçiyorlar. Süreci tamamladıklarında kendilerine bir tören düzenleniyor. Bu törenle kimliklerini öldürüyorlar. Paralarını, elbiselerini, maddi eşyalarını, giysilerini, her şeylerini yakarlar. kendilerini tamamen tapınağa adarlar, çile çekerler. Azıcık yemek yer, en pis işleri yapar, çilelerine çile katarlar. Amaç, yeniden bedenlenip dünyaya tekrar gelmekten kurtulmak, Nirvana'ya ermek. Bu nedenle yakılmıyor, gömülüyorlar. Sadular ne kadar yoksul ise ruhları o kadar olgun kabul ediliyor, o denli saygı duyuluyor.

Durbar Meydanı

Durbar, yerel halk dilinde "Kraliyet" anlamına geliyor. Meydanda çok sayıda tapınak bulunuyor., "Kumari Bahal", "Maju Deval", "Kasthamandap", "Ashok Binayak", "Maru Tole"  bunlardan bazıları. Meydandaki binalar, 1979 yılında UNESCO tarafında Dünya Mirası ilan edilmiş ve koruma altına alınmışlar. Meydan, açık hava müzesi gibi. Hiç çivi kullanılmadan yapılan, çatı kenarları kırmızı farbalalarla süslü bu ilginç yapıların üzerinde ise güvercinler, kuşlar uçuşuyor, görüntüleri, sesleri meydana ayrı bir renk katıyor. Asla rahatsız olmuyorsunuz. O kadar huzur verici bir ortam ki, diğer ülkelerde kalabalık yerlere girdiğinizde yaşadığınız tedirginliği yaşamıyorsunuz. Pagoda tarzı zarif mabetlerin önünde, kapısında genellikle çifter, çifter; yılan, fil, aslan heykellerinin veya tanrı başlarının donatıyor. Meydan, görsel bir şölen. Hiç sıkılmadan bir gününüzü burada geçiebilirsiniz.

                  

Bu denli uhrevi bir yerin girişi için aynı sözleri söyleyemeyeceğim. Harab evler, kirli sokaklar ile depremin yıktığı tarihi eserler, içinizi acıtıyor.                

      

Gittiğim her şehirde, medeniyetin seviyesini elektrik direkleri ve kablolarına bakarakdeğerlendiririm.

                           

Kala Bahirav (ya da Kala Bhairab)

Bhairab; Şivanın korkunç yüzlü enkarnasyonu olan Hindu tanrısıdır… 3,66 mt yüksekliğinde, tek bir taş levhadan oyulmuş. Efsaneye göre, önünde yalan söyleyen herkesin kan kusup öleceğine inanılırmış. O nedenle; suç işleyenleri buraya getirirlermiş. Yalan söylerse, Şiva’nın laneti üzerine olacağına inanan kişi suçunu itiraf edermiş. Bir nevi yalan makinası. Ayaklarının altında şeytanı ezerken,  ellerinde kesik başlar ve kılıç ile temsil ediliyor.

                            

Kumari evi (Kumari Chowk)

Nepal, yaşayan bir tanrıçaya sahip tek ülkedir. Tüm Hindu ve Budist’lerin inandığı Tanrıça, seçimle bu mertebeye ulaşıyor! Nepal’i kötülüklerden koruduğuna, bereket ve iyi şans getirdiğine inanılan ‘Kumari’, yaşayan bir efsaneye göre seçiliyor.

XIII. yüzyılda son Malla Kralı Jaya Prakash Malla, her akşam, herkesten gizli, Tanrıça Taleju ile odasında oyun oynamaktadır. Kral, Tanrıça Taleju’nun isteğiyle bunu hiç kimseye söyleyemez, karısına bile. Fakat karısı şüphelenmektedir. Bir akşam kocasının odasına gizlice girer ve ikisini görür. Tanrıça Taleju buna çok sinirlenir. Kral'a; “Beni bir daha görmeyi ve ülkeni korumamı istiyorsan, beni arayıp bulmalısın. Nevaların Shakya ırkından küçük bir kızın bedeninde olacağım." diyerek kaybolur.

Kral'ın, Budizmin kurucusu olan Siddhartha Gautama’nın Shakya sülalesinden gelen aile kızlarını aramasıyla başlayan hikâye, günümüzde hala devam ediyor. Shakya ırkından olan tüm aileler, 2-5 yaş arasındaki kız çocuklarını Kumari yapmak için birbirleriyle yarışıyor. Getirilen yüzlerce kız çocuğu, çeşitli testlerden geçiriyor. Karanlık dehlizlerde, mağaralarda yalnız bırakılan kız çocukları, önlerine kesilmiş hayvan kafaları, yılanlar atılarak, geceleri yalnız bırakılarak korkutuluyor. Bir Budist ve bir Hindu rahip ile bir falcı, içlerinden en korkusuz, en güzel ve en güçlü olanı Kumari olarak seçiyorlar ve ergenliğe girene ya da vücutlarından kan akıncaya kadar tanrıça olarak kalıyor.

                          

Kumari Evi'nin Girişi

Kumari'ler, Durbar Meydanı'ndaki iki katlı, ahşap konakta yaşıyor. Ayakları hiç yere değdirilmiyor. Yılda iki kez katıldığı festivallere sırtlarda taşınarak götürülüyor. Kendini görmeye gelenleri selamlamak için her gün bir defa, avludan görülecek şekilde, iki-üç dakikalığına, üst kattaki pencereye çıkıyor. Fotoğrafını çekmek yasak.

Kumari'nin göründüğü Pencere

(Depremde gördüğü hasar nedeniyle destekle ayakta durabiliyor.)

Kumariler elde ettikleri kutsallığa rağmen erginlikten sonra büyük bir yalnızlık içinde, sıradan bir insan olarak hayatlarını sürdürüyor. Kendileri ile evlenen erkeklerin kısa ömürlü olacağına, bazı yerlerde de bir tür kan hastalığına yakalanıp öleceğine inanıldığı için genelde Tanrıçalar bekar kalıyor.

Kraliyet Sarayı (Hanuman Dhoka)

XIV. yüzyıldan bu yana kralların oturduğu sarayın girişinde, Şiva ve karısı Parvati'yi temsil eden, rengarenk iki aslan heykeli sizi karşılıyor. Sarayı Gurka paralı askerleri koruyor. İçeri girdiğinizde Nasal Chowk adıyla anılan geniş bir meydana geliyorsunuz. Avluda, resmi ofisler, Meydanın kuzeydoğu köşesinde; Hanuman'ın b

eş farklı yüzünü temsilen beş dairevi  kat halinde Panch Mukhi Hanuman Mandir Tapınağı yer alıyor. 

Meydanın karşı köşesinde ise şeytanı öldürmeye çalışan, Tanrı vişnu’nun çirkin suratlı bir heykeli var. Hanuman, Tanrı Şiva’nın maymun şeklindeki reenkarnasyonun adı. Bu nedenle Hanuman, tasvirlerde maymun gibi gösteriliyor.           

Saray, yani şimdiki müze, mükemmel ahşap oymaları ile ünlü. Üzerinde Basantapur kulesi yükseliyor. Şehirde bir işaret noktası görevi yapıyormuş. Kuleyi destekleyen dikmelerdeki erotik oymalar dikkat çekiyor.

"Thamel caddesi"

Durbar meydanından sonra turistlerin ziyaret ettiği ikinci yer, Thamel caddesidir. Durbar'daki dükkanlar daha çok yerel halka hitap ederken, buradakiler daha çok turistlere hitap ediyor. Cadde ve caddedeki sokaklar; kaşmirden yapılmış eşarp, atkı, hediyelik eşya maske, şapka satan dükkanlar, dünya mutfaklarından, her bütçeye göre alternatifler sunan restoranlar, internet kafeler ve otellerle dolu. En çok ilgi ise North Face, Columbia vb. taklit outdoor ekipman satılan yerler.

Shiva Parvati Mandir Tapınağı;

          

XVIII. yüzyılda yapılan tapınağın önünde yine iki aslan heykeli var.  Yukarda, orta pencereden bakanlar ise; Tanrı Shiva ve karısı Tanrıça Parvati. XVIII. yüzyılda yapılan tapınağın önünde yine iki aslan heykeli var.  Yukarda, orta pencereden bakanlar ise; Tanrı Shiva ve karısı Tanrıça Parvati. Efsaneye göre Shiva, uzun bir seferden döndüğünde, büyük aşk yaşadığı karısı

 Parvati'nin bir çocuk doğurduğunu görür ve öfkeye kapılır, çocuğun kafasını koparır. Parvati, Şiva'ya oğlunu yaşatması için yalvarır. Şiva, çocuğun ormanda karşılaşacağı ilk canlının kafasını alıp oğlunun başına koyarsa, oğlunun yaşayacağını söyler.  Parvati'nin ormanda karşılaştığı ilk canlı, hayvanlar aleminde bilgeliği ile tanınan fildir.

''Doğan çocuk, Hintlerin büyük tanrısı "Ganej-Ganesha"dir. Bilgi ve hikmetin tanrısı, engellerin kaldırıcısıdır. Eğitimin, bilginin, başarının ve zenginliğin tanrısı olduğu söylenir. Ayrıca kibrin, kötülüğün, engellerin ve bencilliğin de yok edicisidir. Hindular bir işe girişmeden önce mutlaka “Şri Ganej Nama: Ganej’in adıyla” diyerek işe başlarlar.

 

Katmunda'da yapılabilecek diğer faaliyetler

Kathmandu’nun en meşhur sokağı, Freak Street: Kathmandu’nun Hippi akınına uğradığı 60 ve 70’li yıllarında çiçek çocukların uğrak mekanı olan bu sokak kafeleri, barları, ucuz büfe ve restoranlarıyla görülmeye değer.

  • Nepal'in en başta gelen marka değeri, Everest'tir. (Sagarmatha).
    Dağcılık dışında Everest'i görmenin tek yolu, zirveye küçük uçaklarla yapılan turlara katılmak. Tur ücreti normalde 150 dolar. Tur ancak hava şartları iyi olduğunda yapılabiliyor. Çoğu defa sis, tipi vb nedenle bu da mümkün olamıyor. Tur süresi yaklaşık 1 saat.

 

                           

Uçaktan Everest'in görünümü
  • Durbar meydanını gezerken "Hippiler"in sokağı diye bilinen, bir zamanların ünlü sokağı, "Freak Street-Garabet Sokağını görmelisiniz.  O zamanının uyuşturucu merkezi olan bu sokak, uyuşturucunun yasaklanmasıyla sıradan bir sokağa dönüşmüş durumda. Avrupa'dan buraya giden hippilerin uğrak yerlerinden biri de İstanbul idi.  Bir zamanlar Sultanahmet'ten Buraya otobüs bile kaldırılıyormuş.
  • Himalayalar ve Everest'te dağcılık, trekking,  hakkında yazılmış kitaplar, posterleri, fotoğrafları bulabileceğiniz Pilgrims Kitapevi, Katmunda'da turistlerin sevdiği yerlerden biri. Burada ayrıca Budizm, Hinduizm, yoga, felsefe, erotizm, konularında çeşitli kitaplar da bulabiliyorsunuz. Sadece kitap değil;  kırtasiye, el sanatı ürünleri, değişik takvimler, giyim eşyaları, bitkisel çaylar, bitkisel sabun ve kozmatik ürünleri gibi çok çeşitli ürünleri bulmanız mümkün.
  • Durbar Meydanı ve Thamel caddesinde sıkça göreceğiniz "Thanka" tabloları, Nepal'e ve Tibet'e özgü bir el sanatı. Thanka, duvar afişlerine, çerçevelerine verilen ad. Bir kitap sayfası kadar olduğu gibi bütün bir binanın duvarını da kaplayabiliyor. Genellikle pamuklu veya keten tuval üzerine yapılan boyamalardır. Tablolar genellikle  hayatın değişik evrelerini, tapınakların kesitlerini, yaşam döngüsünü anlatmaktadır.
  • Budhanilkantha, Hinduların diğer bir kutsal yeri. Özellikle buradaki Uyuyan Vişnu Heykel’i tapınağın ilgi merkezi olmasını sağlıyor. İsminin başındaki "Budha" ekinin, Buda ile ilgisi yokmuş.

Bir başka seyahatte buluşmak üzere…

Bu İçeriği Paylaş

Benzer Yazılar: