Kyoto Protokolü ve Yükümlülüklerimiz
Türkiye’nin, Kyoto Protokolüne katılmasına dair kanun tasarısı TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek 05/02/2009 tarihinde yasalaştı. Kyoto Protokolü, Gelişmiş ülkelerin 2008-2012 yılları arasında sera gazları salınımının %5,3 oranında azaltmasını öngörmektedir. Bu anlaşmayı 2009 yılında kabul eden ülkemiz, bu dönem için bir yükümlülük almamaktadır. Ancak 2012 sonrası için bizi bekleyen zorlu yükümlülüklerimizin olacağı açıktır. Bugünkü teknolojilerimizin gözden geçirilmesi, bazı süreçlerimizin/alışkanlıklarımızın değiştirilmesi kaçınılmaz olacaktır. Fosil yakıtların yerine geçecek alternatif enerji kaynakları, yüksek enerji tüketen üretim süreçlerinde atıkların yeniden değerlendirilmesi, termik santrallerin yerini alacak yeni teknolojilerin bulunmasını gerektirecektir. Bu köklü değişikliklerin yanında ulaşımdan konut sektörüne, birçok alanda almamız gereken tedbirler vardır.
2012 sonrası dönem için yeni bir “Uluslararası İklim Değişikliği Anlaşması” için taraflar yıl sonunda, Kopenhag’da bir araya gelecektir. Ülkemiz, Kyoto Protokolüne taraf olmakla, protokole taraf ülkelerin oluşturduğu çalışma gruplarına da katılarak özel şartlarımızı ifade etme imkânına kavuşacaktır. Bu müzakerelerde yer almamız bize düşen yükümlülükleri hafiarmaya çalışırken, diğer yandan da karbon emisyonlarının düşmesini öngören yfletmeyecektir. Ülkemiz bir yandan kişi başına düşen milli geliri, gelişmiş ülkeler düzeyine çıkükümlülükler üstlenmesi, çözülmesi kolay olmayan bir ikilem olarak önümüzde durmaktadır.
Türkiye 1990-2004 yılları arasında Birleşmiş Milletler’e sunduğu envantere göre sera gazlarını 170 milyon tondan 357 milyon tona çıkardığı, yani yüzde 110 artışla rekor kırdığı ortaya çıktı. Bu rakamlarla yüzde 1,3’lük paya sahip olup dünyanın en fazla sera gazı üreten 13. ülkesi oldu. Ülkemizin Kyoto Protokolüne Katılmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı, 5 Şubat 2009 tarihinde TBMM’de kabul edildi. 24 Mayıs 2004 tarihinde Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine taraf olan ülkemiz, Kyoto Protokolunu imzalayan bir ülke olarak, küresel ısınmadaki sorumluluğunu kabul etmiş ve önlem almayı taahhüt etmiştir.
Önümüzde çok kısa bir süre vardır. Bu süreyi iyi değerlendirerek, yenilikçi, üretken projeler geliştirmek zorundayız. Bu nedenle vakit geçirmeden biran önce topyekûn bir çalışma başlatılması kaçınılmazdır. Başta sanayimiz ve üniversitelerimiz olmak üzere resmi yetkililerle bir araya gelerek sıkı bir işbirliği içinde çalışmalar yaparak bir strateji belirlemeli ve bu stratejiler doğrultusunda üretilecek projelerle vakit kaybetmeden tedbirlerimizi almalıyız.