Mutluluk neden bu kadar zor

Mutluluk neden bu kadar zor



Neden mutlu olmak bu kadar zor?
 
70 yaşını çoktan geçmiş bir olarak bazen gençleri gördüğümde hüzünleniyorum. Onların önünde bize nazaran mutlu olmalarını zorlaştıracak o kadar çok engel var ki. Onları aşmaları bize nazaran çok daha zor. İçinde yaşadığımız sistem buna kolay izin vermiyor. Her taraftan yağan uyarıcılar rahat bırakmıyor onları. En başta reklamlar. "Al, Al! Daha çok al." Ya da "Alsak, alsak başka ne alsak?" diyen reklamlar… Çünkü kapitalist sistem daha çocukken insanları tüketime yönlendiriryor. Sistemin çarkları ancak tüketimle dönüyor. Hem de doğayı yok etme pahasına…
 
1970'lerde yaşanan petrol krizlerine kadar, reklamların doğrudan çocuklara hitap etmesi, çocukların reklamlarda oynaması yasaktı. Aynı şekilde küçük esnafı korumak için süpermarketlerin, AVM'lerin, şehrin en az 20-30 Km dışında olması gerekiyordu. Petrol kriziyle durma noktasına gelen ekonomileri canlandırmak için bu yasaklar kolayca deliniverdi.  Sonuçta tüketim de coştu, dolu dizgin sonsuz bir çılgınlığa doğru koşuyor. İnsanlar takdir edilme, övgü alma arzusuyla sürekli gardrobunu değiştiriyor. Temel ihtiyaçtan fazlası için alışveriş alışkanlık oldu. Maddi refah seviyesi belki arttı ama sürekli kazan-tüket çarkıyla yoksulluk da arttı. İnsanlar, birçok şeye sahipken borç içinde yaşıyor”  Plastik kart tuzağı bu çılgınlığı ayrıca körüklüyor. Reklamlarda; mutluluğu bulmaları, hayatı güzel yaşamaları, tadını çıkarmaları için sürekli gülen, güzel insanlarla çizilen mutluluk tabloları, insanları gizli kodlar vb ile etkileyerek, etik olmayan bir şekilde hür iradelerini kullanmalarını engelliyor. İnsan kendine, çevresine yabancılaşıp; kendi isteğiyle değil, dışardan dayatılan hayatı yaşamaya başlayınca, her şey yüzeyseldir.
 
Böyle bir ortamda mutluluğu; sürekli tüketmek, zevk peşinde koşmak, neşelenmek, gezmek, eğlenmek olarak algılıyoruz. Bunlar bize neşe getirir ama biraz düşünürsek bunun mutluluk olmadığını görürüz. Hepsi dış nedenlerle yaratılan, bize neşe vermekten öteye geçmeyen etmenler. Sürdürülebilir olmadıkları için bu etmenler olmadığı zaman aldığımız haz sona eriyor. Mutluluk ise süreklidir. Çünkü iç nedenlere bağlıdır. Gelip geçici değildir. içten gelen duygularımıza dayandığı için daha sürdürülebilir oluyor.”
 
Abidin'in resmettiği gibi, bir göz evde insanlar mutlu olabiliyorken, mülti milyarder biri, mutsuzluktan hayatını kendi elleriyle sona erdiriyor. ,Henry Ford'un oğlu Edsel Bryant Ford'un bıraktığı intihar mektubunda yazdığı gibi; "Baba, hayal edip de ulaşamadığım hiçbir şey olmadı. Tüm zevkleri tattım. Ne varsa önceden hazırlamışsın, hiçbirinde benim emeğim yok. Mutsuzluktan mahvoldum. Gidiyorum..!"
 
İnsan doğası gereği kaçınılmaz olarak mutluluğu arıyor. Ama mutluluk dediğimiz şey de gölge gibi; onu yakalamaya çalıştıkça bizden kaçıyor. Hayatı akışına bırakırsanız,  mutluluk peşinizden gelir. Sadece eğlenerek bir mutluluk olmaz. Her şeyden kaçarak, stressiz, sadece neşeyle hedonistik mutluluk olmaz. Bunun yerine zorluklar içinde de olsak; hayatımzı anlamlandıracak bir şeyler yapabiliyorsak, küçük şeylerden bile doyum alırız. Kendimizi "Onun var, benim niye yok?" diye sorgulayarak ya da sınavdan 90 almışken "Niye en yüksek notu almadım?" diye sürekli dışarıyla kıyaslıyorsak mutlu olamayız. Mutluluğu ancak kendimiz olduğumuz zaman bulabiliriz. Hayattan ne istediğimize; dışarda gördüklerimizden, bize söylenenlerden,değil, kendi öz irademizle karar veriyorsak, ancak o zaman mutluluğu yakalıyabiliriz. 
 
Kendimden örnek vermek gerirse; (bundan hoşlanmamama rağmen çarpıcı olduğu için yazmak zorunda kaldım.) ileri yaşta olmama, fiziksel aktivitemi kaybetme eşiğinde olmama rağmen yapapabileceğim en iyi şeyin; öğrendiklerimi, bildiklerimi gelecek kuşaklara bırakmak olduğunu düşünüyorum. Bu bana mutluluk veriyor. Bunu gerçekleştirmek için de kendimi zorluyor, gece yarısı kalkıp yazıyorum. Hiç de zor gelmiyor. Egzersiz yapmam, hareket etmem lazım, biliyorum. Ama mutluluğu yazmakta bulmuşum; yanlış olsa da sağlığımı ikinci plana atmışım.   
 
Hepinize mutlu bir yaşam sağlayacak doğru bir amaç belirleyebilmenizi dilerim.
Bir başka yazıda buluşmak üzere…
 
 
Bu İçeriği Paylaş

Benzer Yazılar: