Titiz Mustafa
Koca Mustafa Başmühendis
Ne kadar pırıltılı, ne kadar güzeldir sevgiyle kurulan, sıcak yuvalar. İki kişi el ele verir, sıfırdan bir yuva inşa ederler, her adımda üstüne koyarak. Yuvanın sıcaklığı sizi sarılıp sarmalar, içine çeker. Ayrılamazsınız ondan, nereye gitseniz sizi çağırır, çeker.
Çalışma hayatıma bakıyorum da kurduklarımız, ürettiklerimiz de aynı böyle. Emeğin ortaya çıkardığı ürün, onu üreten işçinin, mühendisin, yöneticinin ortak heyecanı, beraber birşeyleri yaratmanın ortak gururu. Ne kadar ortak çaba harcanmışsa, ne kadar içine sevgi katılmışsa, etrafındakiler de o kadar o ürünle bütünleşiyor.
O heyecanı tatmışızdır çoğumuz, bir keresinde karşı cinsten birini görünce yüreğimiz bir başka çarpmıştır. Sonra bakışmalar, buluşmalar… Derken evlilik hazırlıkları, düğün dernek... Bir de bakmışız ki artık bizim de bir yuvamız olmuş. İlk günlerin heyecanıyla üzerine titrediğimiz, nazar değmesin diye kapısına nazar boncukları, girişe besmele ya da yasin duaları astığımız bir sıcak yuvamız. İçine sevgi kattığımız ölçüde bizi çeken. Her akşam işten çıkınca doğru yolunu tuttuğumuz evimiz.
Derken mutlu haber gelir. "Bir çocuğumuz olacak”. O ne güzel haberdir, yuvayı ve çevresindekileri sımsıcak saran. Kurulan yuvanın ve içindeki sevginin ürünü bebek...
İş hayatında yeni bir projenin başlama haberini de hep aynı heyecanla almışımdır. Sanki yeni bir "Bebeğimiz olacak" haberi. Yeni bir şey yaratmanın heyecanı yanında yeni çalışma arkadaşları, yeni mühendisler, işçilerle beraber olmak... Onlarla aynı amacı, ortak heyecanı, duyguları paylaşmak. Hamileliğin her ay yapılan kontrolü sonrası gelen "Her şey yolunda, bebeğiniz çok sağlıklı gelişiyor" haberiyle eşdeğerdir bir mühendisin ya da bir yöneticinin verdiği "Her şey yolunda arkadaşlar" haberi..
İnsan çok mutlu olduğu zaman nedense "Ya bir şey olursa" endişesine kapılır. "Bu kadar mutluluğu bana tattırdın, sana şükürler olsun. Mutluluğum gölgelenmesin" diye dualar edilir, endişelerden kurtulmak, ruhu huzura kavuşturmak için. İş hayatında da bu duaların yerini tekrar tekrar yapılan kontroller alır.
Ama en güzel duygu projenin bitip hattın, fabrikanın, artık herneyse açılışının yapılacağı andır. Herşeyin tıkır tıkır çalıştığını görmek, dönen dişlilerin, kayıp giden bandın ucundan, hatta dökülen ürünü gördüğü zaman yüzler aydınlanır, gerginlikler yerini rahatlığa ve sevinçli sözlere bırakır.. Artık doğum vakti gelmiştir. Anne adayını hastaneye götürmek zamanıdır şimdi..
O yaz günü, akşam olduğu halde hiçbirimiz işten ayrılmıyorduk. 15 ay yapımı süren kireç fabrikamız artık tamamlanmış, yaptığımız testler olumlu sonuç vermişti. Yarın da fabrikanın açılışı vardı. Herkes neş’e içinde şakalaşıyor, bu arada da son kontrollar yapılıyordu. Ofiste ise başka bir hava esiyordu. Yöneticilerimiz, açılışa gelecek olan Bakan’ın nasıl karşılanacağını, güvenlik önlemlerini, konuşma sırasını, protokolun oturuş düzenini konuşuyordu. Başmühendisimiz Mustafa, bu konulardan sıkılırdı. O saha adamıydı. Yerinden kalktı kendi odasına geçti. Sigarasını yakıp çekmecesinden bir dosya çıkardı. İnşaat sahasına Ahmet ustanın ilk işaret kazıklarını çaktığı an ve Operatör Ömer’in grayderiyle araziye ilk girişinden itibaren zaman sırasına göre titizlikle dizilmiş fotoğrafları incelemeye başladı. Aralarında kar, çamur içinde kalmış yüzleri gördüğü zaman yüzü bir başka aydınlanıyordu. Burda da, Arif ustanın memleketinde doğan yeni kızının kutlamasını yapmak için müdürümüzün getirdiği pastayla beraber sıcak çaylarını keyifle yudumlayan ekibimiz. Fotoğraf karesine girmek için hepsi başlarını uzatmış... Ne güzeldi burada onlarla beraber olmak. İçini ılık bir şey kapladı, gözleri doldu… Çok, çook çalışmışlardı. Projenin tamamlanma süresinin 2 ay öne alınması istendiğinde imkânsız görünen bu işi ancak onların fedakârlığıyla yapabilirdi ve onlar da bu hediyeyi ona verdiler. Başardığı için kendisiyle gurur duyuyordu, ama onlarla daha çok gurur duyuyordu.
Dedim ya gözleri dolmuştu. Koca başmühendis ağlıyacak değil ya..Kalktı, dışarıya çıkıp hazırlıkları kontrol etmek üzere dolaşmaya başladı. Hat boyunca ikaz levhalarının yerli yerinde, emniyet tedbirlerinin alındığından emin olarak ilerledi. Merdivenleri çıktı, çıktı… Tepeye ulaştı. Buradan da aşağısı çok güzel görünüyordu. "Yarın Bakanı buraya çıkartmalı, burdan aşağıya bakıp işçimin nasıl, hangi şartlarda çalıştığını ona göstermeli" diye geçirdi içinden. Beğendi bu fikri. Etraf da düzgündü zaten. Ama şu konveyörü tekrar denemeli. Arif usta elektrik arızasını gidermiş olmalıydı. Onu da çağırmak için telsizine sarıldı. Arif ustayı aşağıda görüyordu. Aarkadaşlarıyla neşeli neşeli şakalaşıyordu. Vazgeçti. Hattın şalterini indirdi ve düğmesine bastı. Koca hat önce ağır, henüz yerine alışmamış lastik bantların ve kasnakların gıcırtıları ve motorun gürültüsü ile dönmeye başladı. Aşağıdaki kafalar yukarıya döndü. Mustafa gururla aşağıya el salladı..."Yok bir şey". Akan bandın üstünde yer yer tozları fark etti. Beğenmedi. Her şey kusursuz olmalıydı. Hava hortumunu eline aldı, bantın etrafındaki belli belirsiz tozu üflemek için. Hava vanasını açtı. Hortumu banda tuttu. Tazyikli havanın savurduğu hortumu sıkı tutmalıydı. Sarıldı hortuma sımsıkı. Gözü aşağıdaki arkadaşlarındaydı. Onların ayrı yeri vardı bu başarıda. Baktı onlara sevgiyle… Yüreğinde onlar için duyguların en sıcağını taşıyordu...
Onu bu duygu selinden birden kolunda hissettiği ani acı uyandırdı.. sonra yüzünde bir ılıklık.....
Çığlığı onca gürültüye rağmen aşağıdakiler tarafından anında duyuldu... Herkes anında fırının tepesinde yetti, ama nafile...
Koca Mustafa Başmühendis, elindeki hava hortumunu dönen bandın merdanelerine kaptırmış, hızla dönmekte olan merdaneler hortumu ve kendisini o an yutmuştu..
Bu anımın sonuç kısmını böyle kısa mı bitirmeliyim, ordaki duygularımızı, üzüntülerimizi de yazmalıyım belki. Ama söyleyecek ne kaldı ki başka.. Gitti, Koca Mustafa Başmühendis...Yüreğindeki onca sevginin ağırlığıyla..
Aradan belki 40 yıl geçti. Her dönen makinada benim için o kireç fabrikası ve Koca Mustafa var...Rahat uyu Mustafa’cığım.. Bebeğin hala sapasağlam çalışıyor...Bugüne kadar yüzlerce kişiye ekmek kapısı oldu.. Nice yuvalar kurdu, nice bebeler doğurdu...
Rahat uyu..
Lami Yağcılarlıoğlu